Sabetay Sevi Aralık 1665'te İzmir'den İstanbul'a doğru yola çıktı. Mesih'in İstanbul'a gelmekte olduğunu duyan pek çok Yahudi kendi rızasıyla evlerinden ayrılıp, orada olacak büyük hadiseleri görmek amacıyla dünyanın her yerinden İstanbul'a akın etti. Bu haber Sabetay'a büyük cesaret kazandırdı ve düşler kurarak yoluna devam etti.
Gemi Çanakkale boğazına varmadan önce, İstanbul'daki Yahudi cemaatinin temsilcileri büyük vezir Ahmet Köprülü'nün huzuruna çıkıp şu beyânâtta bulundular: «Kısa bir süre sonra İzmir'den bir gemi gelecek. Geminin içinde Yahudi halkının Mesih'i olduğunu ilân eden bir adam olacak. Adamın niyeti, Sultan'ın tacını başından alıp kendi başına koymak.»
Sabetay Sevi'yi getiren gemi 6 Şubat 1666'da Marmara Denizi'nde durduruldu ve Sabetay derhal tutuklandı. Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmet Paşa olaya şahsen el koydu. Sevi'yi Divan önünde soğukkanlılıkla dinledi ve sonunda idama gerek olmadığına karar vererek, sahte mesihi tutuklamakla yetindi.
Sabetay Sevi küçük bir köşkte gözaltına alındı ve burada kaldığı sürece istediği gibi davranmasına ve konuk kabul etmesine izin verildi. Daha sonra, aynı koşullarda devrin önemli mahkûmlarının bulunduğu Gelibolu'ya nakledildi.
Sevi'nin mahkûm edilmesi mesihî hareketi durduramadı, tam aksine daha da artırdı. Bu arada Sabetay Sevi bir isyan hazırlığında olmakla itham edildi, böylelikle Edirne'ye getirilip Padişah huzurunda yargılandı. Yargılama sonucunda O'ndan idam ya da din değiştirme seçeneklerinden birini seçmesini istediler. O, din değiştirmeyi tercih edip Aziz Mehmet Efendi ismini alarak Müslüman oldu.